Kentler, yerleşim planlarını yüzyıllar boyunca sürdürme yeteneğine sahiptirler. Büyük felaketler yaşansa dahi yerleşim planı çoklukla öncekinin devamı olarak süregittiği izlenebilmektedir. Bu çerçevede Agora ve çevresinin bir kısmı Osmanlı döneminden miras kalmış olan sokak dokusu, örneğin İzmir 1688, 1778’deki gibi deprem ve takiben yangınlar ile 41, 178, 1850, 1851’de sadece deprem, 1742, 1861, 1882’de sadece yangın felaketlerine uğramışsa da, bu felaketlere rağmen mülkiyetler ve alışkanlıklarla eski planı devam ettirmiş olmalı ve bu durumu antik kentin planı hakkında yardımcı olabilir görünmektedir.
Agoranın batısından geçen İkiçeşmelik Caddesi’nin agoraya ulaştığı noktada batı kenarına paralel seyretmesi ve bu yolun agorayı kuzeyden sınırlayan Anafartalar Caddesi’nin birbirlerine dik açılarla durması dikkat çekicidir. Naumann’ın krokisine olası olarak işlediği antik cadde hatlarından Anafartalar Caddesi İzmir’in bilinen iki kapısından Magnesia Kapısı ile sonlanmaktadır. Anafartalar Caddesi izini takip eden bu cadde Magnesia Kapısı’ndan çıktıktan sonra bugün Altınpark arkeolojik alanında tespit edilen yol izini takiben Yeşildere üzerinde Kervanlar Köprüsü olarak adlandırılan köprüye ulaşmaktadır. Anafartalar Caddesi’nin bu durumu caddenin izinin antik dönemde de var olduğuna işaret etmektedir. Agoranın batısından geçen İkiçeşmelik Caddesi ile kuzeyinden geçen Anafartalar Caddesi’nin agoraya olan uzaklıklarının eşitliği de dikkat çekici olup, bu iki caddenin antik dönemde de var olduklarının bir başka işaretidir. Söz konusu iki caddenin birbirlerine ve agoraya olan paralellikleri ve birbirlerini dik açılarla kesmeleri nedeniyle bu caddelerin izlerinin antik dönemde de olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Izgara planın göstergesi olarak değerlendirilmesi gereken bu iki caddenin yanı sıra yukarıda sözü edilen ve arkeolojik olarak kazılar sonucu ortaya çıkarılmış olan iki caddenin yönelimleri de dikkate alındığında kentin en azından merkezinde bir ızgara plan tasarımının olduğu anlaşılmaktadır.
Bu iki cadde dışında antik kentin planını okumaya yönelik başkaca gözlemlerde bulunmak da mümkündür. Agora çevresinde yüzlerce yıldır devam eden mülkiyetler çerçevesinde oluşmuş mevcut sokak dokusu da agora çevresindeki eski sokaklara ve kentin merkezindeki plan uygulamasına ilişkin ipuçları sunmaktadırlar. Antik dönemde agoraların sokaklarla çevreli olduğu ve bazen agoraların ortasından bir sokak hattının geçtiği göz önünde bulundurulduğunda, özellikle agorayı güneyden sınırlayan mevcut 920, 816 ve 818 Sokak ile doğu batı yönünde uzanan bir sokak, agorayı doğu yönde sınırlayan mevcut 941 ve 943 Sokak da kuzey güney yöneliminde antik dönemde de var olan bir sokağın izini devam ettiriyor görünmektedirler. Agora ve çevresine bakış noktası daha genişletildiğinde burada ifade edilen sokaklara paralel veya dik başka sokaklar da görülebilmektedir. Agoranın kuzey kanadına paralel uzanan ve agora ile Anafartalar Caddesi arasında hemen hemen orta aksı üzerinde bulunan 939 ve 942 Sokak, agoraya dik inen kuzeyde 940 Sokak, ki bu sokağın agoranın kuzey-güney doğrultusunda orta aksına denk geliyor olması dikkat çekicidir, ve 941 sokaklar, doğuda 944 sokak, güneyde 822, 824, 817, 819, 805, 820 sokaklar antik kent merkezinin, agora ve çevresinin ızgara plana göre şekillendirildiğine işaret etmektedirler. Bu noktada, 943 Sokak güneybatı-kuzeydoğu yönelimiyle diğerlerinden farklılaşmakla beraber agorayı Anafartalar Caddesi üzerinden Magnesia Kapısı’na ulaştıracak en kısa yol olduğu görünmekte ve antik dönemde de bu sokağın izinin kullanılmış olması kentin ızgara planına aykırı olsa da mümkün görünmektedir. Ephesos Tiyatro Caddesi örneğinde olduğu gibi zaman zaman caddelerin kentin ızgara planının dışına çıktığı gözlemlenmektedir.
Bu öngörüyü birincil derece arkeolojik bulgularla desteklemek de mümkün olmaktadır. Bunun için kesin bilinen dört adet sokak veya cadde izi yardımcı olmaktadır. İlki agoranın kuzey kanadına paralel uzanan Agora Kuzey Cadde, ikincisi Roma döneminde Batı Portiko’nun 3. Galerisi olarak dönüştürülen ancak Hellenistik dönemde bir sokak konumunda olan Agora Batı Sokak’tır. Agora Kuzey Cadde ile kesişen Agora Batı Sokağın devamında bugün bu antik sokağın izini devam ettiren 817 Sokak bulunmaktadır. Agora ve çevresinde ızgara planı işaret eden iki cadde izi 2012 ve 2013 yılı Smyrna Agorası’nda yapılan kazı çalışmaları sırasında tespit edilmiştir. Bunlar agoraya dik yönelen Faustina Caddesi ile hem bu caddeye dik ulaşan hem de agoraya paralel uzanan Bouleuterion Caddesi’dir.
Bir diğer cadde İkiçesmelik Caddesi’nin Cicipark mevki’ne ulaştığı noktadaki Roma dönemi caddesidir. 10 m. genişliğindeki bu cadde, yukarıda da değinildiği gibi, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sürekli genişletilen bu noktadaki İkiçeşmelik Caddesi’ne paralel uzanmaktadır. Yukarıda da bahsedilen İkiçeşmelik Caddesi’nin agoraya paralelliğinin yanı sıra Roma Caddesine olan paralelliği de göz önüne alındığında İkiçeşmelik Caddesi’nin eski cadde izini takip ettiği öngörüsü kuvvetli bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır. İkiçeşmelik Caddesi üzerindeki Kılcı Mescit parselinde yapılan sondaj kazısında bulunan döşeme blokları bu yolun antik dönemden itibaren varlığını işaret eden bir başka bulgudur. Ancak yukarıda konu edilen iki noktadaki paralelliğe rağmen İkiçeşmelik Caddesi iz düşümündeki antik caddenin kentin genel ızgara plan düşüncesinin dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Arazinin sert eğimi bu caddenin kıvrılarak uzanmasına neden olmuş olmalıdır. Smyrna’nın en önemli ulaşım aksının bir parçası olan bu caddenin diğer caddelere göre farklı yönelimi örneğin Ephesos’da Kuretler Caddesi’nde de karşımıza çıkmaktadır. İkiçeşmelik Caddesi, Kuretler Caddesi örneğinde olduğu gibi Smyrna’nın tören yolunun da bir parçası idi.
Kenti ızgara plan çerçevesinde değerlendirmeyi sadece agora çevresinde değil aynı zamanda antik kentin tiyatroya kadar bölümü için de yapmak mümkün görünmektedir. Kemeraltı’ndan gelerek İkiçeşmelik Caddesi’ne birleşen Kestelli Caddesi’ni İkiçeşmelik Caddesi’nin diğer yakasında karşılayan 833, 803, 812, 807, 974, 981 Sokaklardan oluşan doğu-batı hattı kent planı içinde belirgindir ve bu hattın kuzey ve güneyinde kalan pek çok sokağın da bu sokak hattına dik açılarla birleştikleri izlenmektedir.
Aynı bakış açısı ile İkiçeşmelik Caddesi’nin denize veya iç limana bakan batı bölümüne de bakılabilir. Ancak bu bölümde mevcut sokak dokusunun kuzey-güney aksının dışına çıkılarak daha çok kuzeybatı-güneydoğu aksını işaret ettiği görülmektedir. Bu akslar yamacın eğimine uygundur. Kısacası, İkiçeşmelik Caddesi’nin antik dönemin cadde izini devam ettirdiği göz önüne alındığında yine bugün de olduğu gibi yolun doğusunda kalan yapı adalarını batıdakilerden ayırdığı, caddenin doğusunda kalan agora ve tiyatroyu da içine alan kent bölümünün olduğu topografyada kuzey-güney yönünde, caddenin batı bölümünde yapılaşmanın ise topografik nedenlerle daha çok iç limana doğru yöneldiği söylenebilir.
Yukarıda belirtilen antik dönemin üç cadde izinin dışında Basmane mevkindeki Şifa parsellerinde ortaya çıkarılan dördüncü bir caddenin ise güneydoğu-kuzeybatı yöneliminde uzanması Basmane mevkinde, kentin bu bölümündeki yapılaşma yöneliminin farklı olduğunun bir göstergesi olarak görülebilir. Ancak bunu başka arkeolojik bulgularla desteklemek gerekir.
Bayramyeri’ndeki mermer cadde ile Altınpark arkeolojik alanında bulunan sur dışı caddenin portikolara sahip olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Strabon (XVI, I. 37) kentin caddelerini tanımlarken “Bunlar (caddelerde) …., alt ve üst katları bulunan geniş portikler vardır.” şeklinde tanımlar ki, en azından tespit edilen caddelerin bazılarının durumuna paralellik göstermektedir.
Cadoux ile Naumann-Kantar ikilisi gibi İzmir tarih ve arkeolojisi ile ilgilenen araştırmacılar Basmane mevkiinden ve hatta Yeşildere’den başlayarak Magnesia Kapısı üzerinden Anafartalar Caddesi boyunca ilerleyen ve daha sonra İkiçeşmelik Caddesi izinde devam ederek Hasan Sağlam Öğretmenevi’nin doğusundaki taş döşeli caddeyi kullanarak Ephesos Kapısı’nda sona eren aksın antik Smyrna’nın en donanımlı caddesi olduğu ve Ailius Aristeides’in bahsettiği Kutsal/Altın Cadde* olduğu görüşündedirler. Söz konusu caddenin Strabon’un kenti tanımlamada kullandığı Liman (Kemeraltı) – Metroon (Çankaya) – Gymnasium (Basmane) mevkilerini birbirine bağlayacak şekilde uzandığını ve dolayısıyla Smyrna’nın önemli mahallelerini birbirine bağladığını söylemek mümkün görünmektedir.
Anafartalar Caddesi ile İkiçeşmelik Caddesi’nin dik açıyla kesiştiği üçgen içinde kalan agoranın bu iki caddenin antik caddelerin izini takip ettikleri esas alındığında agora ile doğrudan bir bağlantısının olmadığı ancak agoranın her iki caddeden de en çok iki yapı adası mesafede olduğu ve bu iki caddeye bağlantılandığı anlaşılmaktadır. Ancak Anafartalar Caddesi üzerinden agoraya ulaşan 943 Sokak bu alandaki düzenli plana uymayan ama en kısa yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kentin ani bastıran yağmurlar karşısında bugün olduğu gibi sel baskınlarına uğradığı anlaşılmaktadır. Strabon (XIV. I, 37) bu konu ile ilgili olarak “ …. kentin hiç de küçük olmayan bir kusuru vardır. Bu kusur mühendislerin yaptığı işten ötürüdür. Şöyle ki, caddeleri döşedikleri zaman yeraltında kanal sistemi yapmamışlardır; pislik yüzeye yayılır ve özellikle yağmur sırasında caddeler üzerine boşalır” demektedir. Strabon’un sözünü ettiği kanalizasyonların yapılmamış olmasının söz konusu olmadığı, Altınpark Arkeolojik Alanı’nda, Şifa parsellerinde ve Agora Kuzey Cadde altında yapılan kazılarla ortaya çıkarılmıştır. Özellikle Altınpark arkeolojik alanında ortaya çıkarılan kanalizasyon hattının kentin pis suyunu Yeşildere’ye doğru yönlendirerek buradaki Kervan Köprüsü’nün yanından dereye ulaştırdığı anlaşılmıştır.