Çeşmeli Sarnıç

Agora Ören yerindeki pek çok su yapısından biri olan sarnıç farklı dönemlerin benzer işlevdeki eklentilerini barındıran ünik bir oluşumdur. Doğu batı yönelimindeki yapının uzunluğu 9.80 m, genişliği ise 4.60 dir. Yapının içten içe genişliği 3.40 m olup, yüksekliği 2.02 m dir. Yapının 13.75 kotunda kayrak taşından oluştuğu anlaşılan zemini kısmen korunmuştur. 16.47 m seviyesinde ise tonozlu yapının kısmen korunmuş ve pişmiş toprak tuğla malzeme ve mermerden oluşan çatı düzlemi yer almaktadır. Söz konusu yapının 91 metreküplük hacmi ile ilk inşa edildiği dönemde bir sarnıç olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Şüphesiz bunda etkili olan en temel sebep yapının iç çeperini kaplayan yaklaşık 0.04 m kalınlığındaki kalın harç tabakasıdır. Su geçirmez nitelikteki kalın harcın 91.000 litre kapasiteli sarnıcın su sızdırmazlığı için yapılmış olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte yapı doğu yönde incelendiğinde sarnıcın bir eşik ve lento ile yeniden düzenlenerek yapıya mekansal bir işlev kazandırıldığı anlaşılmaktadır.

Yapının yer aldığı Batı Alanın ticari icraatlar adına yoğun bir bölgeyi temsil ettiği düşünülürse yapının sarnıç işlevini yitirmesinin ardından bir işlik yada hacmi dolayısıyla bir depo olarak kullanılması beklenebilir. Ancak yapının doğu cephesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde sarnıcın hemen kuzeyinde yer alan çeşme ünitesi ile birlikte ortaya koyduğu tablo bir çeşme-sebilini andırmaktadır. Smyrna Agorası'ndaki örneğin bir sebil olarak değerlendirilmesi durumunda karşımıza tek mekandan oluşan bir yapı çıkmaktadır. Bu durumda dikdörtgen planlı olarak tanımlanabilecek sebil yapısının görünüş itibari ile giriş kapısı ve sebil penceresi aynı duvar üzerinde yer almakta ve doğuya bakmaktadır. Sebil penceresinin zeminden yüksekliği yaklaşık 0.80 m dir. 0.52 x 0.73 m ölçülerindeki dörtgen biçimli pencerenin iç çeperinde parmaklık gözükmese de şebekenin çerçeveye tutturulmasında kullanılması muhtemel oyuk izleri halen gözlemlenebilmektedir. Yapının doğu cephesinin farklı zaman dilimlerinde tadil edilerek işlevinde değişikliğe gidildiği açıktır. İlk olarak şuan için bilinmeyen bir dönemde sebil penceresi olabileceği düşünülen açıklık ve mermer eşikli kapı tuğla, moloz taş ve kireç harçla kapatılmıştır. Yapının olasılıkla yeniden sarnıç işlevi kazandığı yada bir depoya dönüştürülmeye karar verildiği dönemde doğu cephesinin hemen gerisinde 0.36 m kalınlığında tuğla ve kireç harçlı moloz taş ile bir duvar örülmek sureti ile yapının dışarısıyla olan bağlantısı tamamen kesilmiştir. Yapının iç kısmında ve doğu cephenin pencere açıklığının üst bölümü ile lentonun üst bölümünde tuğla ve kireç harcının kullanıldığı anlaşılmaktadır. Doğu cephesinin pencere açıklığının alt köşesinde horasan harçlı mermer parça bir dönem yapının doğuya bakan yüzünün mermer kaplı olabileceğini akla getirmektedir. Yapının bir sebil olarak değerlendirilmesi durumunda yapının ön cephesinde, kapının üstünde yada pencere üstünde yer alması beklenen kitabe için yeterli alan olmaması da dikkat çekicidir. Elbette söz konusu örnek Osmanlı'nın bilinen sebil formlarının dışında bir form özelliği göstermektedir. Yapının ilk işlevinin bir sarnıç olduğu düşünüldüğünden ve yapıya daha sonra sebil fonksiyonu yüklenmiş olabileceği için bir takım teamüllerin göz ardı edilmiş olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Mekan içerisinde bir sebil yapısının esaslarından sayılan küp ve teknelere yada pek çok sebilin içinde bulunması beklenen bir çeşmeye ait herhangi bir izin ise günümüze ulaşamadığı görülmektedir. Yine bu noktada yapının çatısının bir sebilde gözlemlenmesi güç olacak şekilde düz bir eğimle bırakılması, yapının orijinal işlevinin sebil olmadığını gösterir niteliktedir. 

Doğu Çeşme

Sarnıcın kuzeydoğu kenarına bitişik olarak inşa edilen hazneli su çeşmesi en dikkat çekici eklentilerden biridir. Çeşmenin batısı büyük ölçüde zarar görmüştür. Buna mukabil doğu bölüm, cephesi ve kısmen korunmuş tonoz üst örtüsü ile ayaktadır.

Suyun hazne içine iletilmesinin doğu cephesinin kuzey ucunda yer alan kalın bir harç tabakası ve sıva ile kamufle edilen 0.12 m kalınlığındaki künkle mümkün olduğu anlaşılmaktadır. 2.40 m uzunluğa sahip bu künk, cepheyi tırmanarak taşıdığı suyu hazneye iletmektedir. Çeşmenin doğu cephesinde 0.57 m genişliğinde ve 1.38 m yüksekliğindeki kapı görünümlü açıklığın yapının orijinal işlevi düşünüldüğünde hazneye sonradan açıldığı anlaşılmaktadır. Yapı orijinal işlevini yitirdikten sonra üst örtü çökünceye kadar farklı bir amaçla muhtemelen de bir depo olarak kullanılmış ve söz konusu açıklık bir kapı görevi göstermiştir. Haznenin iç duvarlarında en üst katmanda gözlemlenen sıva ve mavi boyalar yapının su haznesi görevini yitirdikten sonraki bu dönemine (19.yüzyılın sonu- 20. yüzyılın başı) ait olmalıdır.

Çeşmenin nişi vurgulayan ayrıntıları günümüze ulaşmamıştır. Sonradan açılan kapı açıklığı da çeşmenin ayna taşına dair detayları ortadan kaldırmıştır. Bugün cephede tekneyi iki kenardan kuşattığı düşünülen ve yapının orijinal işlevini yitirmesini takiben sökülmeye çalışıldığı anlaşılan seki mermerlerini görmek mümkündür. Çeşmede teknenin bulunması gereken alan bugün itibariyle tahrip olmuştur. Tuğla malzemeden oluşan cephenin yüzeyinde bazı kurşun ve metal bağlantı elemanları korunmuştur. Bu bağlamda ayna yüzeyinin mermer ile kaplı bir cepheye sahip olabileceğini düşünmek mümkündür. Yapıda herhangi bir süsleme unsuru bugüne ulaşmamıştır.

Cephelerde pek çok farklı uygulamaya gidildiği anlaşılan sarnıç/sebil yapısının gerek bulunduğu yükseklik eğrisi gerek 20. yüzyılda 938 olarak numaralandırılan sokak aksları içerisindeki konumu gerekse Batı Alandaki benzer yapılar göz önünde bulundurulduğunda en erken 19.yüzyılda inşa edilerek, işlevi ve fonksiyonu şartlar altında evrilmek sureti ile günümüze değin varlığını korumuş olduğu düşünülmektedir.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Cistern with Fountain

The cistern, which is one of the many water structures in the Agora Ruins, is a unique formation that harbours additions of different periods with similar functions. The structure is orientated east-west and measures 9.80 m in length and 4.60 m in width. The internal width of the structure is 3.40 m and the height is 2.02 m. The floor of the building, which is understood to be made of slate stone at the 13.75 level, is partially preserved. At 16.47 m level, there is a partially preserved roof plane of the vaulted structure consisting of terracotta bricks and marble. It is thought that the structure in question was used as a cistern when it was first built with a volume of 91 cubic metres. Undoubtedly, the main reason for this is the thick mortar layer of approximately 0.04 m thick covering the inner wall of the building. It is thought that the thick waterproof mortar was used to seal the cistern with a capacity of 91.000 litres. However, when the building is analysed in the eastern direction, it is understood that the cistern was reorganised with a threshold and lintel to give the building a spatial function.

Considering that the West Area where the building is located represents a dense area for commercial activities, it can be expected that the building was used as a workplace or a warehouse due to its volume after it lost its cistern function. However, when the eastern façade of the building is evaluated as a whole, the picture it presents together with the fountain unit located just north of the cistern resembles a fountain-sebil. If the example from the Smyrna Agora is evaluated as a fountain, we come across a building consisting of a single space. In this case, the entrance door and the fountain window of the fountain structure, which can be defined as rectangular in plan, are located on the same wall and face east. The height of the fountain window from the ground is approximately 0.80 m. Although the 0.52 x 0.73 m quadrangular shaped window does not have any bars on the inner wall, the traces of the grooves that are likely to be used for attaching the grid to the frame can still be observed. It is clear that the eastern façade of the building was modified in different periods of time and its function was changed. Firstly, the opening, which is thought to be a fountain window in an unknown period, and the door with marble threshold were closed with brick, rubble stone and lime mortar. In the period when the building probably regained the function of a cistern or was decided to be converted into a warehouse, the connection of the building with the outside was completely cut off by building a 0.36 m thick brick and lime mortared rubble stone wall just behind the eastern façade. It is understood that brick and lime mortar were used in the interior of the building and in the upper part of the window opening of the east façade and in the upper part of the lintel. The marble fragment with horasan mortar in the lower corner of the window opening of the eastern façade suggests that the east-facing side of the building may have been covered with marble at one time. It is also noteworthy that there is not enough space for the inscription, which is expected to be placed on the front façade, above the door or above the window if the building is evaluated as a sebil. Of course, the example in question shows a form feature other than the known sebil forms of the Ottoman Empire. Since it is thought that the first function of the building was a cistern and the building may have been assigned the function of a sebil later, it should be taken into consideration that some customs may have been ignored. It is seen that no traces of cubes and water troughs or a fountain, which are considered to be the essentials of a sebil structure, have survived to the present day. Again, at this point, the fact that the roof of the building was left with a flat slope, which would be difficult to observe in a sebil, indicates that the original function of the building was not a sebil. 

East Fountain

The water fountain with a reservoir built adjacent to the northeast side of the cistern is one of the most remarkable additions. The western part of the fountain has been damaged to a great extent. On the other hand, the eastern section is still standing with its façade and partially preserved vaulted upper cover.

It is understood that the water was conveyed into the reservoir through a 0.12 m thick funnel camouflaged by a thick layer of mortar and plaster at the northern end of the eastern façade. This 2.40 m long funnel carries the water to the reservoir by climbing the façade. Considering the original function of the building, it is understood that the 0.57 m wide and 1.38 m high door-like opening on the east façade of the fountain was opened to the reservoir later. After the building lost its original function, it was probably used as a warehouse for a different purpose until the collapse of the upper cover and the aforementioned opening served as a door. The plaster and blue paints observed on the top layer of the inner walls of the reservoir must belong to this period (late 19th-early 20th century) after the building lost its function as a water reservoir.

The details emphasising the niche of the fountain have not survived. The later door opening has also removed the details of the fountain's mirror stone. Today, it is possible to see the marbles of the bench, which are thought to surround the basin on both sides, and which were apparently removed after the building lost its original function. The area where the basin should have been located in the fountain has been destroyed as of today. Some lead and metal fasteners were preserved on the surface of the façade made of brick material. In this context, it is possible to think that the mirror surface may have had a facade covered with marble. No ornamental elements have survived in the building.

Considering the height curve of the cistern/sebil structure, its location within the street axes numbered as 938 in the 20th century, and similar structures in the Western Area, it is thought that it was built in the 19th century at the earliest, and its function and utility have preserved its existence until today by evolving under the conditions.